Hermetizm-nedir

Günümüzden 160000 yıl öncesine geriletilen ilk Mısırlıların Nil vadisine çıkışları ile birlikte Osiris dininin uygulandığı yeni bir dinin temelleri atılmıştı. İşte Hermes’in Osiris’in müritlerinden olduğuna inanılır. Başlangıcı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Bazıları M.Ö 3000 yılına kadar uzatır, bazıları ise daha yakın tarihler verir. Hermes’in tam olarak ne zaman yaşadığı hatta böyle bir kişinin yaşayıp yaşamadığı bile tam olarak bilinemez.
Kimdir bu HERMES?
Yunanlılar ona Hermes ya da Ermes, Romalılar Merkür –yani güneşe en yakın gezegen, ki bunun önemini sonradan göreceğiz- demişlerdir. Anadolu Türkçesine ise Ermiş olarak geçmiştir.
Yunan mitolojisinde Zeus ve Maia’nın oğlu olduğuna inanılır. En hızlı tanrıdır. Ayaklarında kanatlar olan, elinde yılanlı bir sopa tutan miğferli bir delikanlı olarak temsil edilmiştir. Zeus’un postacısı ve habercisidir. Tüm kültürlere de aracılık, habercilik, aydınlatıcılık, rehberlik fonksiyonlarıyla geçmiştir. Arap-İslam dünyasında üç tür Hermes’ten söz edilir. Bunlardan ilki Nuh Tufanı’ndan önce yukarı Mısır’da yaşamıştır, ikincisi tufandan sonra Babil’de yaşamıştır ve Pythogoras’ın üstadıdır. Üçüncüsü ise tufandan sonra Mısır’da yaşamıştır. Yunanlılar Hermes’in Mısır tanrılarından olan Thoth ile aynı olduğunu söylerler, İbrani dinindeki Uhnuh, Budizm’deki Buda, Zerdüştlükteki Huşeng ve İslam dinindeki İdris hep Hermes karşılığı olarak düşünülmüştür.
Yunanlılar ona hem rahip, hem kral hem de din kurucusu olması sebebiyle üç kere büyük anlamına gelen Trismegistus sıfatını vermişlerdir. 3 ve 7 sayıları Hermes’in öğretileri için önemlidir.
Hermes’in öğretisi:
- Kavramsal olup akla hitap eden
- Simgesel olup sezgiye hitap eden
- Mistik olup iç deneyime,görüye hitap eden diye temellendirilir.
Başka kuramlara göre onun Homeros gibi bir edebiyatın adı olmasının yanında aslında bir tane Hermes olmadığı da söylenebilir. Kimi tarihçilere göre 42 kitabı vardır, kimilerine göre 100ün üstünde. Bu kitaplardan günümüze ulaşanı olmaması da bir diğer çelişkidir. İskenderiye kütüphanesinde toplatılmış oldukları ve M.Ö 47 yanmasıyla yitirildiği söylenir. Ama bu, kitapların yokluğuna uydurulmuş bir kılıf gibi durmaktadır. Çünkü o zamana kadar çok kere kopya edilmiş, başka yerlere gönderilmiş, başka yerlerde bulunuyor olması gerekirdi. Mısır’daki piramitlerin koridorlarına işlenmiş olan hiyerogliflerin çözümlenmesiyle elde edilir bazıları. Bu öğretilerin buraya işlenmesi ise yine bir başka görüşe götürür bizi. Hz. Nuh’un 4 üvey kardeşi vardı. Bunlardan 3ü erkek 1i ise kızdı. Erkek kardeşleri tufandan önce Yedi Sanatı iki sütun üzerine işlemişlerdi. Bu sütunlardan biri ateşte yanmayan mermerden, diğeri ise suda batmayan bir taştan yapılmıştı. İşte Hermes bunlardan birini bulur, yedi sanatı öğrenir ve piramitlerin koridorlarına işler.
Hermetizm’e ilişkin bilgilerin hiçbiri kesin değildir ancak kendinden sonra gelen bir çok ezoterik kurum için esinlenme kaynağı olmuştur.
17.yy’ da bu din-sihir karışımı fikirlerin aslında Mısır kaynaklı olmadığı ortaya çıkarılmıştır. Ancak 15.yy’ da bu yazılar İtalya’ya geldiğinde bu yazılardan kimse şüphe etmedi çünkü bunlar şüphe götürmez gibi görünen delillerle gelmişlerdi. Rönesans’ta Hıristiyan Cicero olarak bilinen peder Lactantius bile şüphe etmemiş, Hermes’i Hıristiyanlığın pagan dostu olarak betimlemişti. Bu da açıkça Hıristiyanlığı pagan öğretiyle desteklemek için kullanmasının delili olabilirdi. Ancak bu konuyla ilgili bilgileri sadece Lactantius’tan almıyoruz. Hermes’in hakkında ilk bilgileri Neoplatonizmi metafizik, teolojik bir sistem haline getiren Porphyrios’un Suriyeli öğrencisi Jamblichost’tan alıyoruz. Hippo Piskoposu Augustin de bunlar arasında yer almaktadır. Hermes hakkında bir diğer bilgi veren kişi ise İskenderiyeli Clemens’tir. ( Clemens von Alexandria, M. S. 150-215) ona göre Hermes’in eserleri eski Mısır diniyle ilgilidir.
Yaklaşık 1460’da, Toskana Kralı Cosimo de Medici’nin adamlarından biri, onun için Makedonya’da Yunanca bir eser satın aldı. Bu el yazması eserin içinde, Hermetik yazıları meydana getiren 15 kitapçıktan 14 tanesi vardı. Cosimo o zamanlar yetmiş yaşlarındaydı ve ölmeden önce bu sihirli, mistik ve felsefi yazılardan okuyabildiği kadar okumak istiyordu. Platon ekolüne ait yazıları tercüme etmesi için çalıştırdığı bilgin Marsilio Ficino’dan dikkatini Hermetik yazılara çevirmesini istedi. Ficino zamanın en güçlü entelektüellerindendi. Ficino için Platon eserlerinden vazgeçip Hermetik yazılara yoğunlaşmak göründüğü kadar zor değildi çünkü Hermetizm içinde Neoplatonizmi barındıran bir akımdı. Bunun farkına varan Ficino, Platon’un kendisinin de söylediği Mısırlı bilgelerin öğrencisi olduğu konusuna inanmıştı. Hermetik eserler Ficino’ya çok değerli göründü ve bu göreve endişe ve hayranlık karışımı bir duyguyla yaklaştı.
Hermetizm’in bu çekiciliği kısmen onun büyüyle ilgili olmasından ve daha da önemlisi çok eskilerden geliyor olmasından kaynaklanıyordu. Bu eskiliği ona Rönesans’ta itibar sağlayan bir anahtar olmuştu.